Forex piyasası dışarıdan bakıldığında hızlı kazanç fırsatları sunan bir alan gibi görünse de işin aslı hiç de öyle değil. Dalgalı fiyat hareketleri, kaldıraç etkisi ve ani haber akışları, yatırımcıyı kısa sürede büyük kayıplarla karşı karşıya bırakabilir. İşte bu noktada devreye giren şey, sağlam bir risk yönetimi stratejisidir. Çünkü yatırımcı, işlemlerine ne kadar hâkim olursa, o kadar uzun vadede ayakta kalabilir.

Riskin Ne Olduğunu Anlamakla Başlamak Gerekmez Mi?

Pek çok yeni başlayan yatırımcı, riskin sadece paranın kaybı olduğunu düşünür. Oysa işin içinde çok daha fazlası var. Yanlış analiz, duygusal kararlar, plansız işlem açmak ya da sadece piyasa söylentilerine göre hareket etmek de başlı başına birer risktir. Bu yüzden önce kendi yatırım davranışını çözümlemek önemli. Mesela “Ben işlem açarken hangi duyguyla hareket ediyorum?” diye kendine sorabilmek, belki de ilk adımdır. Çünkü forexte asıl risk, grafiklerde değil, çoğu zaman yatırımcının kendi zihnindedir.

Pozisyon Büyüklüğü Ne Kadar Önemli Olabilir Ki?

Her işlemde kazanç hedefi kadar zarar sınırı da belirlenmeli. Hadi bunu daha net anlatalım. Diyelim ki 1.000 dolarlık bir hesabınız var. Eğer tek bir pozisyonda hesabınızın yüzde 20’sini riske atarsanız, birkaç kötü işlem tüm sermayeyi silebilir. Halbuki daha küçük bir yüzdeyle işlem yapmak, sizi hem stresten uzak tutar hem de daha uzun süre işlemde kalmanızı sağlar. Forex piyasası, sabırsız yatırımcıyı kolayca dışarı atar ama planlı olanı ödüllendirme konusunda cömerttir.

Zarar Durdurmayı Koymak Gerçekten O Kadar Hayati Mi?

Kabul edelim, bazen zarar durdurmak zor geliyor. “Belki geri döner” umuduyla pozisyonlar saatlerce hatta günlerce açık bırakılıyor. Fakat bu, duyguların stratejinin önüne geçmesine sebep oluyor. İşin garibi şu ki, zararı kabullenmek çoğu zaman kazanç kapısını açıyor. Çünkü o anki kayıp, ileride daha büyük zararların önünü kesiyor. Bu yüzden “stop-loss” emirlerini bir sınır değil, aslında bir güvenlik kemeri gibi görmek gerek.

Riskin Yönettiği Değil, Riski Yöneten Olmak Mümkün Mü?

Piyasa her zaman haklıdır, bunu değiştiremeyiz. Ama kendi hareketlerimizi yönetebiliriz. Peki bu nasıl olur? Öncelikle sabırla. Ardından günlük planlarla. Ve elbette kendi kurallarımızla. Çünkü kendi kurallarını uygulamayan bir yatırımcının, piyasadaki kurallara direnme şansı pek yoktur. Bu yüzden her işlem öncesi kısa da olsa şu sorulara yanıt vermek işe yarar: Ne kadar kaybetmeyi göze alıyorum? Hedefim ne kadar? Bu işlem gerçekten stratejimin bir parçası mı, yoksa anlık bir heyecan mı?

Piyasayı Suçlamak Yerine Aynaya Bakmayı Denedin Mi?

Bazen kayıplar arka arkaya gelir ve insan piyasa koşullarını ya da haberleri suçlamaya başlar. Oysa çoğu zaman problem dış faktörlerde değil, içeride bir yerde saklanır. Belki de sorun, kazanmaya değil, haklı çıkmaya çalışmaktır. O yüzden bazen grafiklerden kafayı kaldırıp, sadece “Ben bu işlemi neden açtım?” diye sormak yeterlidir. Çünkü dürüst cevaplar, en sağlam risk yönetimlerinden biridir.